Dış ticaretin serbestleştirilmesi
bugünkü yazımızda dış ticaretin serbestleştirilmesi ve GATT ve ITO hakkında bilgiler vereceğiz. Daha önceki yazılarımızda ülkelerin dış ticaretlerinde uyguladıkları sınırlamalardan bahsetmiştik. Elbette belli kısıtlamalar yapıldığı gibi ticari faaliyetlerin işlerlik kazanması maksadı ile serbestleştirme hareketlerine de gidilmiştir. Yazımızda dış ticarette uygulanan serbestleştirmelerin tarihsel sürecinden bahsedeceğiz.
ABD’nin New Hampshire eyaletinin aynı isimli beldesinde 1944 yılında Bretton Woods konferansı düzenlenmiştir. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin ekonomide yarattığı sarsıcı etkiyi ortadan kaldırmak ve sona eren 2. Dünya Savaşı’nın ardından oluşan yaraları sarmak için 44 ülke temsilcisi bir araya geldi. Konferansta alınan kararlar ile 1 Temmuz 1944’te Uluslararası Para Fonu (IMF: International Monetary Fund) ve Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD: International Bank for Reconstruction and Development) kuruldu. Ticari serbestleştirme adımlarının başlangıcı olarak Uluslararası Ticaret Örgütü’nün (ITO: International Trade Organization) kurulması düşünüldü.
Önceki yıllarda dünya ticaretinde aşırı korumacılık mevcuttu. Yaşanan krizler ve küresel savaşlar korumacılık anlayışını bir ölçekte haklı gösteriyor. Ekonomik milliyetçilik ülkeleri kendi içlerinde sınırlı iktisadi faaliyetlere yönlendiriyordu. Literatürde yer alan birtakım dış ticaret teorilerini göz önünde bulundurarak söyleyebiliriz ki dışa kapalı ekonomilerin büyümeleri sektör sınırlaması ile karşılaşır. Canlılık elde etmek ve yurt içi hasılada artış yaşamak için –ki bu amaçlardan önce yukarıda da ifade ettiğimiz gibi krizlerin ve savaşların yıkıcı etkilerinden korunmak için- ticari serbestleştirme mutlak bir son olarak görünüyordu. ITO bu amacı gerçekleştirmek için imzalanması düşünülen bir anlaşmaydı. Kotaları, gümrük tarifelerini ve dış ticaretteki benzeri engelleri kaldırıp uluslararası piyasada liberalleşmeyi sağlamayı öngören anlaşma başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkeler tarafından kabul görmedi. Temel gerekçe anlaşmada yer alan maddelerin ülke içi sisteme müdahale ettiği gerekçesiydi. Ülkelerin yasama organları tarafından anlaşma onaylanmadı. Birçok ülkenin imzasının yer almaması ile kabul edilmedi.
GATT
1947 yılında ITO benzeri bir anlaşma olan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT: General Agreement on Tariffs and Trade) imzalandı. 10 Ocak 1948 yılında yürürlüğe giren GATT; uluslararası ekonomik faaliyetleri düzenlemek için birçok ülkenin ortaklaşa hareket etmeyi hedeflediği ticari bir anlaşmadır.
Anlaşmanın temel amacı ticarette serbest düzenlemeler yaratmaktır. Gümrük tarifelerini indirmek ya da tamamen ortadan kaldırmak, miktar kısıtlamalarına engel olmak ve ülkelerarası ticari anlaşmalara düzen getirmektir. GATT’ın genel amaçları özel ve genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Özel amaçlar ile genel amaçlara yönelmek hedeflenmiştir. Genel amaç olarak anlaşmaya üye olan ülkelerde standart yaşam seviyesini yükseltmek, reel gelir ve talepte istikrarlı gelişim kaydetmek ve var olan kaynakları ülkeler arasında olabildiğince verimli kullanmak amaçları vardır. Özel amaçların içeriği ise tarifeleri azaltarak genel amaçlara doğru yönelmektir. Yurt dışı alım satımlarla gelişmekte olan ülke pazar mallarının gelişmiş sanayi ülkelerinin pazarlarına girmesi hedefleri de özel amaçların içindedir.
GATT’ın dört temel prensibi bulunmaktadır. Anlaşma bu dört prensip üzerine inşa edilmiştir.
1. En Çok Kayrılan Ülke Kuralı
Üye ülkeler ticari ilişki içinde oldukları diğer ülkelerle ayrımcı şekilde kişisel anlaşmalara gidemezler. Bir ülkenin diğerine tanıdığı ayrıcalık ancak diğer ülkelere de tanınmalıdır. Gümrük kolaylığı tanındığı zaman bu kolaylıktan diğer ülkeler de yararlanabilir. Elbette birtakım istisnalar mevcuttur. Gelişme yolundaki ülkelere gümrük vergisi indirimi uygulanması buna örnek gösterilebilir.
2. Ulusal Muamele Kuralı
İç pazara yönelik uygulamalarda ithal ve yerli mal arasında ayrım gözetilmemesi gerektiğini belirtir. GATT üyesi ülkeler sanayilerini korumak için yalnızca gümrük tarifelerine başvuracaklardır.
3. Gümrük Vergilerinin İndirilmesi İle Konsolide Edilmesi
Anlaşmadaki temel hedeflerden biri olan gümrük tarifelerinin indirilmesine odaklanılmıştır. Üye ülkelerin taviz listelerinde belli oranlar mevcuttur. Bağlı oranlar (bound rates) olarak adlandırılan oranların üzerine çıkılmamaktadır. Bağlı denmesinin nedeni ülkeler için yer alan oranlar bağlayıcıdır ve aşılamaz. Müzakere edilmeden oranları arttırmak mümkün değildir.
4. Tarifeler Yolu İle Koruma Kuralı
GATT tarife dışı engellerin yasaklanmasını (birtakım istisnalar hariç) ve tarifelerin en az şekilde uygulanmasını öngörür. Diğer ticari kısıtlamaları sona erdirmek için üye ülkeler kendi aralarında da görüşmeler yapmalıdır.
1994 tarihli GATT anlaşmasının kurallarına uymak için ülkeler belli başlı önlemler almakla yükümlüdür. Uyulması gereken hedefler;
(a) tarife indirimleri ve taahhütleri, tarife dışı engellerin azaltılması veya kaldırılması, ve gümrük, idari ve lisans formalitelerinin azaltılması gibi önlemler yoluyla tekstil ve giyim eşyası ürünleri pazarlarına giriş imkanlarım geliştirmek;
(b) damping ve anti-damping kurallan ve usulleri, sübvansiyonlar ve telafi edici önlemler ve fikri mülkiyet haklarının korunması gibi alanlarda, tekstil ve giyim eşyası ticaretinde adil ve hakkaniyete uygun politikalann uygulanmasının sağlanması; ve
(c) genel ticaret politikaları nedeniyle önlemler alınırken tekstil ve giyim eşyası ithalatına karşı ayrımcı muameleden kaçınmak.
GATT’ın kuruluşundan günümüze değin geçen sürede dünya ticaretinde serbestleşme oranı gittikçe artmış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke pazarları birçok sektör ürününü muhafaza etmeye başlamıştır. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren birçok müzakere yapılmıştır. Müzakerelerin başlıcaları; Annecy (1949), Torguay (1951), Cenevre (1956), Dillon Müzakereleri (1961), Kennedy Müzakereleri (1964-1967), Tokyo Müzakereleri (1973-1979) ve son olarak Uruguay Müzakereleri’dir (1987).
Uruguay Müzakereleri çok fazla katılımcıya ev sahipliği yapmış ve 1986’da başlayarak 1994 yılına kadar devam etmiştir. Müzakerelerin en önemli sonucu olarak Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO: World Trade Organization) kurulmasına karar verilmiştir. Faaliyete 1 Ocak 1995 tarihinde geçmiştir. Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentidir. Dünya Ticaret Örgütü’nün direktörlüğünü Brezilyalı Roberto Azevêdo yapmaktadır. Güncel verilerle toplamda 164 ülke bu örgütün üyesidir. GATT ve DTÖ benzer amaçlara sahiptir. DTÖ ülkeler arası ticari engellerin tamamen ortadan kalkmasını hedeflemektedir. Ticari faaliyette bulunacak ve anlaşmaya üye olan ülkelerin yaşadığı sorunlarda arabuluculuk görevinde bulunmaya yönelik çalışmalar yürütmektedir.
Ülkelerin sorunlarını tek başlarına halletmek yerine yasal yollarla ve kurumsal ölçütlerle çözüm getirmeye çalışan işlevsel bir örgüttür. Ticarette bütünlükçü bir bakış açısı ile şeffaf alım satım işlemleri gerçekleştirme hedefindedir. Ulusların piyasa yapılarında genişleme yaratarak küresel rekabetin üst boyutta seyretmesine olanak tanımaya çalışır. Üye ülkelerin istihdamlarının artmasını sağlamaya, gelirlerinde ve refah seviyelerinde iyileştirmelerde bulunmaya yönelik amaçları vardır. Çevresel düzenlemelere dair de çalışmaları mevcuttur. Örgüt belli aralıklarla ‘Ticaret Müzakere Turları’ (rounds) düzenleyerek bu amaçlarını gerçekleştirmeye çalışır.
Türkiye’nin Üyeliği
Ülkemiz yapılan Uruguay Müzakereleri sonucunda Marakeş’te Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasını sağlayan anlaşmayı imzalamıştır. Ve Bakanlar Kurulu Kararı ile 26 Mart 1995 tarihinden itibaren DTÖ’ye kurucu üye olmuştur. Anlaşmanın detayları 25 Şubat 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/22213_1.pdf
Diğer yazılarımız için;