İhracat nedir ?
İhracatın Kökeni
İhracat kelimesini dilimize yerleştiğinden bu yana pek çok alanda duyar olduk. Türk Dil Kurumu’nun dar anlamda ifade ettiği üzere “dış satım” manasına gelmektedir. Yine TDK’de açıklanan geniş anlamına göre ise “bir ülkenin ürettiği malları başka bir ülkeye veya ülkelere satmasıdır.” Kökeni Arapça olan kelime dışarıya çıkarma manasına gelen ihraç kelimesinden türemiştir.
Kelimenin dil bilgisi anlatımının ardından gelelim detaylı açıklama kısmına…
İhracat ve Dış Ticaret
Ülkeler arası ilişkiler her geçen asır daha iç içe bir süreç izleme eğilimine girdi. Özellikle 1950’li yıllardan sonra siyasi küreselleşmenin yanı sıra ekonomik entegrasyon yarışları da hız kazanmaya başladı. Ülkeler, gelişim kaydedebilmek ve üstünlük kurabilmek adına birbirleriyle yoğunlaşma faktörünü göz önünde bulundurarak hareket etmeyi daha doğru buluyorlar. Hareketliliğin sonucu olarak karşımıza “dış ticaret” başlığı çıkıyor. İşte bizi asıl alakadar eden noktaya geldik. Dış ticaretin çok eskilere dayanan bir tarihi geçmişi bulunmaktadır.Biz uzun uzadıya geçmişten bahsetmeyeceğiz. Elbette kavramları, olguları daha iyi öğrenmenin etkili yollarından biri yönümüzü geçmişe çevirmektir. Fakat konu başlığımızdan uzaklaşmamak adına tarihsel anlatımı başka bir yazımıza bırakalım.
Dış ticareti oluşturan etkili unsurlar ithalat ve ihracattır.
Dış satım anlamına geldiğini söylediğimiz ihracat; ülke içi faaliyetler ile üretilen malların veyahut elde edilen ürünlerin uluslararası ilişkiler neticesinde dış ülkelere satılması işlemidir. Para bulunmadan önce takasın temel alındığı dönemde ülke içinde mal değişimi ile yapılan alışveriş ülke dışında da aynı nitelikteydi. Maddi ve somut alışveriş öğesi olan paranın bulunması ile dış ticaret hız ve ivme kazanmış oldu.
İhracat ve Ekonomi
İhracat ile ekonomik büyüme arasında güçlü bir ilişki vardır. Ekonomiyi genişletmenin etkin unsuru olan ihracat, bol yetişen ürünlerin dış ülkelerin talebini karşılamak amacı ile onlara satılmasıdır. Bunun yanı sıra rekabetçi ortamları da dengeye getirmek konusunda etkili bir ekonomik faaliyettir. Her ne kadar Türkiye’nin yüksek teknoloji ile üretilen ürünler ihraç eden bir ülke olduğunu söyleyemesek de tarımsal üretim hususunda büyük ölçekli üretime sahiptir. Tekstil alanında da yüksek figürasyonu bulunan Türkiye başta Almanya, İngiltere ve İtalya olmak üzere geniş bir yelpazede satış yetkisi göstermektedir.
Mevzuatta İhracat İhracatın belli esasları ve ilkeleri ihracat mevzuatında belirtilmektedir. Büyüme ve kalkınma temel alınan her ülkede önemli nitelik taşıyan dış satım; Türkiye’de hukuken ‘Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’si uyarınca düzenlenmiştir.
İhracatın Yapılma Yöntemleri
Ülkeler karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları alanlarda üretim yaptıklarında oldukça etkin sonuç elde edeceklerdir. Manası şudur ki; gelişme potansiyelinin olduğu alanlara yönelen ekonomiler bu alanlarını geliştirme ve üretimi hızlandırabilme becerisine de sahip olmaya başlayacaklardır. Hangi alanda mal üretimi etkin seyrediyorsa önceliği o alana vermek gelişimi hem etkili hem de yerleşik hale getirecektir. Gelişim ise sadece ürün bolluğunu dış talebe yöneltmekle değil, aynı zamanda ülke içi ekonomik faaliyetleri de dışa dönük halde sürdürmekle olacaktır.
Küreselleşmenin her daim etkisini hissettiğimiz bu yüzyılda izole yaşam süremeyeceğimiz gibi ticari aktiviteleri ben merkezli sistemle sürdürmemiz de güç olacaktır. Dışa kapalılık, ekonominin ithalat yönünü engelleyerek maliyet azaltımına gidilme amacı gütse de ihracatı engelleyen yönüyle de büyüme üzerinde bir azaltım yaratacaktır. İktisadi enstrümanların etkileşim odaklı kullanıldığı, hareketliliğin yoğun olduğu ve paylaşım ekonomilerinin süratle ilerlediği devlet ticari faaliyetleri her ülkeyi global sistemde bir konuma sokuyor.
Ticari ilişkileri geliştirmede ve iç ekonomide yaşanan arz bolluğunu hafifletmede yararı olan ihracat; karma ekonomiye sahip Türkiye’de özel sektörün öncü olması ile 1980’li yıllardan sonra gündemde etkin vaziyet almaya başlamıştır. O yıllardan sonra ihracatın büyümedeki yeri derinleşmiş ve ekonomi kalkınma planlarında kısıtlayıcı önlemler esneklik kazanmıştır. Emek yoğun bir sanayi dalı olan tekstil Türkiye’nin piyasa düzeni ve iktisadi yapılanmasının getirdiği bir sonuç olarak üretimde geniş yer tutuyor. Geniş üretim ihracatta vazgeçilmez unsurlardan biridir.
Günümüz Koşullarına Bir Atıf
Serbest dış ticaret rejimiyle ihracatın sağladığı faydalardan olan ülke içine döviz girişi büyümede etkisini göstermiştir. Devlet politikalarında müdahaleci faaliyetlerin azalması ile dış politikaya olan ilgi ve alaka artmaya başlamıştır. Uluslararası mal ve hizmet akımlarının hacmi dünya genelinde seyrini hızlandırmıştır. Fiili olarak ticari ilişkilerin beşeri sermaye ile yüksek boyutlu kazanç getireceği açıktır. Teknoloji odaklı yatırımlar, mal ve hizmet üretimleri ihracatın da teknolojiyle ilişkisini zorunlu kılıyor. Günümüz sistemlerinde mal alım satımlarının emek yoğun olmaktan ziyade teknoloji yoğun olmaya başladığını görüyoruz. Elbette üretimden işgücünün payının azalacağını uzun bir süre düşünmek zor. Özellikle az gelişmiş yahut gelişmemiş ülkelerde emek arzına talep her zaman olacaktır. Fakat alışverişin fiili yönünde teknolojiye olan odaklılık ihracatın da alışveriş sistemiyle yürütüldüğü göz önünde tutulur ise sanal ve e-ticaret ile yoğunlaşacağını gösteriyor. İşbirliği ve birlikte hareketin arttığı global ekonomilerde büyümenin önemi ihracatla daha çok hissedilir oldu. Her ülke dünya içindeki ihracat payını arttırma niyetini taşımaktadır. Türkiye de bu payda yerini almayı ve yüksek oranlı sonuç elde etmeyi hedeflemektedir. Piyasa aksaklıklarının giderilmesi ve dış ödeme açıklarının kapatılması amaçlarını taşıyan dış ticaret politikası ihracatın artıp ithal yönelimini azaltmayı da kendine hedef olarak belirlemelidir. Sübvansiyonların artması, maliyet düşürücü imkanların tanınması ve kısıtlayıcı tarifelerin düzenlenmesi gelişime katkı sağlayacaktır.